BÖLÜM IV

ŞOK

Şok, kalp-damar sisteminin yetersizliği sonucu vücudun hayati organlarına oksijence zengin kanın taşınamamasından kaynaklanır. Her hastalık veya yaralanmada değişik derecelerde gelişir. Yaşamı tehdit eder. Şoku önlemenin ve kontrol etmenin temel prensipleri işaret ve semptomları tanımak ve şok tamamen gelişmeden tedaviye başlamaktır. Şokun bütün işaret ve belirtilerini kazazedede kolayca görmek pek olası değildir. Bazen belirtiler hastalık veya hasar tarafından gizlenir veya hızlıca ortaya çıkmayabilir. Gerçekte birçok kereler saatler sonra ortaya çıkar.

Şokun gelişmesinin en bilinen işaret ve belirtileri şunlardır:

  1. Huzursuzluk, yerinde duramama ve bayılma.

  2. Bulantı ve kusma.

  3. Aşırı susama hissi.

  4. Bakışlar boş, sönük, gözbebekleri büyümüş.

  5. Sığ, çabuk ve düzensiz nefes.

  6. Soluk, soğuk, nemli cilt.

  7. Zayıf, çabuk nabız veya nabız yokluğu.

Hipovolemik şok

Vücuttaki kan veya likit hacminin azalmasından kaynaklanır. Sebepleri: Yaralanmalar sonucu iç ve dış kanamalar, yanık neticesinde ödem oluşması, şiddetli kusma ve ishal.

Nörojenik şok

Kan damarlarının anormal genişlemesinden ve kanın yeterli akışa sahip olamayacak kadar göllenmesinden meydana gelir. Basit bayılma bir nörojenik şok çeşididir. Ayakta durma sonucu kanın alt bölgelerde göllenmesinden meydana gelir. Kişi yere düşer, kan tekrar kafaya hücum eder ve problem çözülür.

Psikojenik şok

Şok benzeri durumdur. Aşırı korku, sevinç, kızgınlık, keder gibi durumlarda meydana gelir. Kabuk şok (shell shock) savaş esnasında kişinin kendini psikolojik olarak uyarlama reaksiyonudur. Kabuk şokunun ilk yardımı kazazedeyi psikolojik olarak destekleme ve tıbbi kuruluşa ulaştırmakla sınırlıdır.

Anafilaktik şok

Kişinin hassas olduğu bir maddeye maruz kaldığında oluşur. Kişi yanma hissi, ses kaybı, kaşıntı, karıncalanma, şiddetli şişme ve nefes zorluğu hisseder. Etken maddeler: Enjekte edilen veya yutulan ilaçlar, alınan gıdalar, ısırık ile hayvanlardan geçen toksinler, solunan toz ve polenlerdir. Hassasiyeti olan kişiler gerekli ilaçları yanında bulundurmalıdır.

ŞOKUN ÖNLENMESİ VE TEDAVİSİ

Öncelikle soğukkanlı olunmalı. Şok tamamen gelişmediyse sizin sağlayacağınız ilk yardım büyük olasılıkla şokun oluşumunu engelleyecektir. Eğer geliştiyse öldürücü olmasını engelleme şansınız var. İlk yardımı süratle vermeniz çok önemli.

Şok için ilk yardımda şunları yapın:

  1. Havayolunu tesis edin: Baş geri-çene yukarı veya çene ittirme manevrası.

  2. Kanamayı kontrol edin: Direk bası, elevasyon, indirek bası ve gerekirse turnike.

  3. Kazazedeyi düzeltin: Kazazedeyi sırtüstü yatırın. Ayaklarını 15-30 cm kaldırın.

  4. Eğer mümkünse arazinin eğiminden faydalanarak kazazedeyi baş aşağıda ayaklar yukarıda olacak şekilde yatırın. Ağızda kusmuk veya kan varsa yan yatırın veya sırtüstü yatarken başı yana çevirin. Kafa veya boyun hasarından şüpheleniyorsanız veya durumdan tam emin değilseniz kazazedeyi düz yatar pozisyonda bırakın.

  5. Splintleyin: Kırık şüpheli veya çıkık kemikleri bulduğunuz pozisyonda sabitleyin. Düzeltmeye kalkmayın. Splintleme sadece ağrıyı önlemekle kalmaz, ileri doku zararını ve şoku da önler. Ağrı ve rahatsızlık sıklıkla ayakkabıları çözmekle veya kesmekle ve hasar bölgesindeki sıkı giysileri gevşetmekle giderilir. Basit bir bandaj veya splintleme özellikle yüreklendirici sözlerle birlikte çok faydalı olur.

  6. Kazazedeyi rahat ettirin ve sıcak tutun. Doğal olmayan yollarla asla ısıtmayın. (Ateş, soba v.s.)

  7. Kazazedeyi soğukkanlı tutun. Heyecan ve aşırı muamele durumunu kötüleştirir. Kazazedenin yarasını görmesini engelleyin. Hasarın genişliğinin anlaşıldığını ve tıbbi ekibin en kısa zamanda geleceğini telkin edin.

  8. Ağızdan birşey vermeyin. Susuzluktan şikayet ederse ıslak bir havlu ile dudaklarını ıslatın.

  9. Çevredekilere acil yardım çağrısı yapmalarını söyleyin.